Demokratik bir hukuk devletinin temel taşlarından biri, yasaların da bir üst norm olan Anayasa'ya uygun olmasıdır. Peki, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından çıkarılan bir yasanın Anayasa'ya aykırı olduğu düşünülürse ne olur? İşte bu noktada devreye Anayasaya aykırılık davaları girer. Bu davalar, kanunların ve diğer bazı hukuki düzenlemelerin Anayasa'ya uygunluğunu denetleyen ve bu denetimi yapan yegane merci olan Anayasa Mahkemesi (AYM) nezdinde yürütülen hayati bir hukuki süreçtir. Bu süreç, yasaların kaderini belirlerken, temel hak ve özgürlüklerin de en önemli güvencesi konumundadır.
Hukukun Zirvesi: Anayasa Yargısı ve Normlar Hiyerarşisi
Bir ülkede hukuk kuralları birbiriyle çelişemez ve bir alt kademedeki kural, üstündekine aykırı olamaz. Bu prensibe "normlar hiyerarşisi" denir. Bu hiyerarşinin en tepesinde Anayasa yer alır. Kanunlar, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, yönetmelikler ve diğer tüm hukuki düzenlemeler Anayasa'ya uygun olmak zorundadır. Anayasa yargısı, tam da bu uygunluğu denetleyen mekanizmadır. Amacı, yasama ve yürütme organlarının Anayasa ile çizilen sınırların dışına çıkmasını engellemek ve hukuk devletini korumaktır.
Anayasaya Aykırılık Denetiminin İki Yolu: İptal Davası ve İtiraz Yolu
Bir kanunun Anayasa'ya aykırılığını Anayasa Mahkemesi'nin önüne getirmenin temelde iki farklı yolu vardır. Bu yollar, denetimin yapılış şekli ve başvuranlar açısından farklılık gösterir. Bunlar "Soyut Norm Denetimi" ve "Somut Norm Denetimi" olarak da bilinir.
1. İptal Davası (Soyut Norm Denetimi)
İptal davası, bir kanunun veya düzenlemenin henüz belirli bir davada uygulanmasına gerek kalmaksızın, doğrudan doğruya Anayasa'ya aykırılığı iddiasıyla açılan davadır. Yani denetim, somut bir olaydan bağımsız, "soyut" bir şekilde yapılır. Ancak bu davayı herkes açamaz. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na göre iptal davası açma yetkisi sınırlı sayıdaki makam ve gruba verilmiştir:
- Cumhurbaşkanı: Yasaların tümü veya belirli maddeleri için dava açabilir.
- TBMM'de En Fazla Üyeye Sahip İki Siyasi Parti Grubu: İktidar ve ana muhalefet partileri bu hakka sahiptir.
- TBMM Üye Tamsayısının En Az Beşte Biri (1/5) Tutarındaki Milletvekilleri: Yani en az 120 milletvekilinin bir araya gelerek dava açması gerekir.
Bu yetkililer, kanunun Resmi Gazete'de yayımlanmasından itibaren 60 gün içinde Anayasa Mahkemesi'ne başvurmak zorundadır. Bu süre hak düşürücü niteliktedir, yani 60 gün geçtikten sonra aynı kanun için iptal davası açılamaz.
2. İtiraz Yolu / Def'i Yolu (Somut Norm Denetimi)
İtiraz yolu ise, adından da anlaşılacağı gibi, görülmekte olan bir davayla doğrudan bağlantılıdır. Bir mahkemede görülen bir davada, davanın taraflarından biri (davacı veya davalı) ya da bizzat davaya bakan hâkim, o davada uygulanacak olan kanun hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varabilir. Bu durumda süreç şöyle işler:
- Mahkeme, Anayasa'ya aykırılık iddiasını ciddi bulursa, davayı durdurur.
- İlgili kanun hükmünün iptali için dosyayı Anayasa Mahkemesi'ne gönderir.
- Anayasa Mahkemesi, bu başvuru hakkında 5 ay içinde kararını verir.
- AYM'den gelecek karara göre yerel mahkeme davaya devam eder. Eğer AYM ilgili kanun hükmünü iptal ederse, mahkeme o hükmü artık davada uygulayamaz.
Bu yol, 60 günlük dava açma süresi kaçırılmış olsa bile, bir kanunun Anayasa'ya uygunluğunun denetlenmesine olanak tanıdığı için oldukça önemlidir. Konuyla ilgili detaylı bilgi ve mevzuata Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın ilgili maddelerinden ulaşabilirsiniz.
Anayasa Mahkemesi'nin Kararları ve Sonuçları
Anayasa Mahkemesi, önüne gelen bir başvuruyu inceledikten sonra iki tür karar verebilir: Ret veya İptal.
- Ret Kararı: Mahkeme, ilgili düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olmadığına hükmeder. Bu karar kesindir. Aynı kanun hükmü için, bu kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından itibaren 10 yıl geçmedikçe yeniden başvuru yapılamaz.
- İptal Kararı: Mahkeme, düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olduğuna karar verirse iptaline hükmeder. İptal kararları geriye yürümez, yani o kanuna dayanarak daha önce yapılmış ve kesinleşmiş işlemleri etkilemez. Karar, Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte veya mahkemenin belirleyeceği ileri bir tarihte yürürlüğe girer. İptal edilen bir kanun hükmü, yasama organı tarafından ortadan kaldırılmış gibi sonuç doğurur. Tüm AYM kararları, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Bu kararların detaylarına T.C. Resmî Gazete'den ulaşmak mümkündür.
Sonuç Olarak
Anayasaya aykırılık davaları, birer hukuki prosedürden çok daha fazlasını ifade eder. Onlar, hukuk devletinin sigortası, temel hak ve özgürlüklerin koruyucu kalkanı ve güçler ayrılığı ilkesinin en somut tezahürüdür. İster doğrudan bir iptal davası yoluyla, ister görülmekte olan bir dava sırasında itiraz yoluyla olsun, Anayasa Mahkemesi'nin yürüttüğü bu denetim, yasaların Anayasa'nın yüce ruhuna sadık kalmasını sağlar. Böylece, yasaların kaderi belirlenirken aslında toplumun ve demokrasinin geleceği de şekillenmiş olur.