Tertemiz akan bir dere, çocukluğumuzun geçtiği bir göl kenarı... Bu tablolar ne yazık ki sanayileşme ve ihmaller yüzünden giderek kayboluyor. Peki, yaşadığınız yerdeki su kaynaklarının kirlendiğini fark ettiğinizde çaresiz misiniz? Kesinlikle hayır. Türkiye'de çevre hukukunun önemli bir parçasını oluşturan su kirliliği davaları, bu duruma karşı en güçlü silahlarınızdan biridir. Bu rehberde, su kirliliği davası nasıl açılır sorusunu adım adım yanıtlayacak ve kirli sulara karşı adalet arayışınızda size yol göstereceğiz.
Su Kirliliği Nedir ve Hukuki Dayanağı Nedir?
Su kirliliği, en basit tanımıyla, su kaynaklarının kalitesini bozan ve canlı yaşamı için zararlı hale getiren her türlü yabancı maddenin suya karışmasıdır. Bu durum, sanayi tesislerinin atıklarını arıtmadan deşarj etmesi, tarımsal ilaçların yeraltı sularına sızması veya kentsel atıkların kontrolsüz bırakılması gibi birçok nedenle ortaya çıkabilir.
Hukuki açıdan bakıldığında ise temiz bir çevrede yaşama hakkı, anayasal bir güvence altındadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 56. maddesi, “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir” der. Su kirliliği, bu temel hakkın doğrudan ihlalidir ve bu ihlale karşı yasal yollara başvurmak mümkündür.
Su Kirliliği Davası Açmadan Önce Atılması Gereken Adımlar
Doğrudan mahkemeye gitmeden önce, davanızın temelini sağlamlaştırmak için atmanız gereken bazı önemli adımlar vardır. Aceleci davranmak yerine süreci doğru yönetmek, başarı şansınızı artıracaktır.
1. Delil Toplama: Kirliliğin Somut Kanıtları
Bir davanın en kritik unsuru delillerdir. Su kirliliğini kanıtlamak için şunları toplayabilirsiniz:
- Fotoğraf ve Video Kayıtları: Kirliliğin kaynağını (örneğin atık su borusu), suyun rengindeki ve kokusundaki değişimi, ölü balıkları veya kirlilikten etkilenen diğer canlıları gösteren tarih ve saat bilgisi içeren kayıtlar.
- Numune Analizleri: Mümkünse, kirlenmiş sudan numune alarak akredite bir laboratuvarda analiz ettirebilirsiniz. Bu rapor, kirliliğin niteliği ve tehlikesi hakkında bilimsel bir kanıt sunar.
- Tanık Beyanları: Kirliliğe tanık olan diğer komşuların veya bölge sakinlerinin yazılı veya sözlü beyanları.
- Resmi Tutanaklar: Jandarma veya belediye zabıtasına durumu bildirerek tutanak tutulmasını sağlamak.
2. İdari Başvuru Yolları ve Önemi
Dava açmadan önce ilgili idari kurumlara başvurmak, hem sorunu daha hızlı çözme potansiyeli taşır hem de dava sürecinde lehinize bir delil oluşturur. Başvurabileceğiniz başlıca kurum, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'dır. Bakanlığın il müdürlüklerine veya ALO 181 Çevre Hattı üzerinden şikayette bulunabilirsiniz. Bu başvuruyla, devletin denetim mekanizmasını harekete geçirmiş olursunuz. İdarenin yaptığı inceleme ve verdiği cevaplar, davanız için önemli birer belge niteliği taşıyacaktır. Konuyla ilgili detaylı bilgi ve şikayet prosedürleri için Bakanlığın resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Su Kirliliği Davası Nasıl Açılır? Adım Adım Süreç
İdari başvurulardan sonuç alamadıysanız veya doğrudan hukuki bir süreç başlatmak istiyorsanız, dava açma aşamasına geçebilirsiniz. Bu süreç genellikle bir avukat aracılığıyla yürütülse de temel adımları bilmek size güç verecektir.
Görevli ve Yetkili Mahkeme Hangisidir?
Su kirliliği davaları, kirliliğe neden olan eylemin niteliğine göre farklı mahkemelerde görülebilir:
- İdare Mahkemeleri: Eğer kirliliğe bir kamu kurumunun ihmali veya yürüttüğü bir faaliyet sebep oluyorsa (örneğin, belediyenin arıtma tesisini çalıştırmaması) veya bir idari işlemin (örneğin, bir fabrikaya verilen ÇED olumlu kararının) iptali isteniyorsa görevli mahkeme İdare Mahkemeleridir.
- Asliye Hukuk Mahkemeleri: Kirlilik özel bir kişi veya şirket tarafından yaratılmışsa ve bu durumdan kaynaklanan maddi/manevi zararın tazmini isteniyorsa görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
Yetkili mahkeme ise genellikle kirliliğin meydana geldiği yer veya davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir.
Kimler Dava Açabilir?
Su kirliliğinden doğrudan zarar gören herkes (örneğin, tarlası sulanamaz hale gelen çiftçi, balıkçılık yaptığı göl kirlenen balıkçı) dava açabilir. Ayrıca, doğrudan kişisel bir zarar görmese dahi, o bölgede yaşayan vatandaşlar veya çevre dernekleri gibi sivil toplum kuruluşları da "menfaat ihlali" gerekçesiyle dava açma hakkına sahiptir.
Davanın Sonuçları ve Talep Edilebilecekler
Açtığınız davanın sonucunda mahkemeden birkaç farklı karar çıkmasını talep edebilirsiniz.
Kirliliğin Önlenmesi ve Eski Hale Getirme
En temel taleplerden biri, kirliliğe neden olan faaliyetin durdurulması veya önlenmesidir. Mahkeme, kirliliğe yol açan tesisin faaliyetini durdurabilir veya gerekli arıtma sistemlerini kurması için süre verebilir. Ayrıca, kirlenen su kaynağının temizlenerek eski haline getirilmesine de hükmedebilir.
Maddi ve Manevi Tazminat Hakkı
Su kirliliği nedeniyle somut bir maddi zarara uğradıysanız (örneğin, ürün kaybı, hayvanların ölümü, mülkün değer kaybetmesi), bu zararınızın karşılanmasını talep edebilirsiniz. Bunun yanı sıra, temiz çevrede yaşama hakkınızın ihlal edilmesi, yaşadığınız stres ve üzüntü nedeniyle manevi tazminat talep etme hakkınız da bulunmaktadır.
Sonuç
Su kaynaklarımızın kirlenmesi, sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda temel bir hak ihlalidir. Bu ihlal karşısında sessiz kalmak yerine hukuki yollara başvurmak, hem kendi haklarınızı korumak hem de gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak adına atılmış önemli bir adımdır. Delillerinizi toplayarak, doğru idari ve hukuki adımları atarak siz de kirli sulara karşı adalet arayışında başarılı olabilirsiniz. Unutmayın, temiz su bir lütuf değil, en temel hakkınızdır.