Bir toplumun ortak yaşam kurallarını belirleyen en üstün hukuki metin olan Anayasa, devletin temel direğidir. Peki, yasama organı tarafından çıkarılan kanunların bu temel direğe, yani Anayasa'ya uygun olup olmadığını kim, nasıl denetler? İşte bu noktada, modern hukuk devletlerinin en önemli mekanizmalarından biri olan Anayasaya aykırılık davaları devreye girer. Bu davalar, kanunların Anayasa'nın çizdiği sınırlara ve güvence altına aldığı temel hak ve özgürlüklere saygılı olmasını sağlayan en etkili yoldur. Bu yazıda, bu kritik sürecin ne anlama geldiğini, türlerini ve bir ülke için neden hayati önem taşıdığını birlikte inceleyeceğiz.
Anayasaya Aykırılık Denetimi: Nedir ve Neden Gerekli?
Anayasaya aykırılık denetimi, en basit tanımıyla, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve meclis içtüzüğünün Anayasa metnine uygunluğunun yargısal yollarla kontrol edilmesidir. Bu denetimin temel amacı, "normlar hiyerarşisi" ilkesini korumaktır. Bu ilkeye göre, hiçbir kanun veya düzenleme, hiyerarşinin en tepesinde yer alan Anayasa'ya aykırı hükümler içeremez. Bu denetim, Türkiye'de Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından yürütülür.
Bu denetimin gerekliliği üç temel noktada öne çıkar:
- Temel Hak ve Özgürlüklerin Korunması: Anayasalar, bireylerin devlete karşı sahip olduğu temel hak ve özgürlükleri güvence altına alır. Bu denetim, yasama organının bu hakları ihlal eden kanunlar çıkarmasını engeller.
- Hukuk Devletinin Güçlenmesi: Devletin tüm eylem ve işlemlerinin hukuka uygun olması anlamına gelen hukuk devleti ilkesi, ancak kanunların Anayasa ile sınırlanmasıyla mümkün olur.
- İktidarın Sınırlandırılması: Yasama gücünün sınırsız olmadığını hatırlatır ve çoğunluğun iradesinin, Anayasa'da belirtilen temel ilkeleri ve azınlık haklarını ezmesinin önüne geçer.
Anayasaya Aykırılık Davası Türleri: Soyut ve Somut Norm Denetimi
Türk hukuk sisteminde Anayasa'ya aykırılık denetimi temel olarak iki farklı yolla yapılır: İptal davası (soyut norm denetimi) ve itiraz yolu (somut norm denetimi). Her iki yolun da işleyişi ve başvuru şartları birbirinden farklıdır.
İptal Davası (Soyut Norm Denetimi)
İptal davası, bir kanunun veya düzenlemenin, herhangi bir somut davayla bağlantısı olmaksızın, doğrudan Anayasa'ya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne taşınmasıdır. "Soyut" olarak adlandırılmasının sebebi de budur; ortada henüz o kanunun uygulandığı bir uyuşmazlık yoktur. Amaç, Anayasa'ya aykırı olduğu düşünülen bir normu daha en başından hukuk sisteminden çıkarmaktır.
İptal davası açma yetkisi sınırlı sayıdaki makam ve kuruma aittir. T.C. Anayasası'nın 150. maddesine göre iptal davasını şu kişiler açabilir:
- Cumhurbaşkanı
- Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubu (iktidar ve ana muhalefet)
- TBMM üye tamsayısının en az beşte biri (1/5) tutarındaki üyeler
Bu dava, ilgili kanunun Resmî Gazete'de yayımlanmasından itibaren 60 gün içinde açılmalıdır.
İtiraz Yolu (Somut Norm Denetimi)
İtiraz yolu ise, adından da anlaşılacağı gibi, "somut" bir dava sırasında ortaya çıkan bir Anayasa'ya aykırılık iddiasıdır. Bir mahkemede görülmekte olan bir davada, davanın taraflarından biri veya bizzat hâkimin kendisi, o davada uygulanacak olan kanun hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğunu düşünürse, dava durdurulur ve konu Anayasa Mahkemesi'ne taşınır. Bu yola "def'i" veya "itiraz" yolu da denir.
Bu sürecin işleyişi şöyledir:
- Mahkeme, bakmakta olduğu davada uygulanacak kanun hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğu kanaatine varır veya tarafların bu yöndeki iddiasını ciddi bulur.
- Mahkeme, davayı bekletmeye alır ve Anayasa'ya aykırılık iddiasını bir kararla Anayasa Mahkemesi'ne gönderir.
- Anayasa Mahkemesi, bu başvuruyu 5 ay içinde karara bağlar. Bu süre içinde bir karar verilmezse, yerel mahkeme mevcut kanuna göre davayı görmeye devam eder.
Bu mekanizma, Anayasa denetiminin sadece siyasi aktörlerin tekelinde kalmasını önler ve yargılamanın her aşamasında vatandaşların ve hâkimlerin Anayasal güvenceleri devreye sokabilmesine olanak tanır. Konuyla ilgili detaylı düzenlemelere T.C. Anayasası'nın 152. maddesinden ulaşılabilir.
Sonuç: Demokrasinin Sigortası
Özetle, Anayasaya aykırılık davaları, bir hukuk devletinin sadece kâğıt üzerinde kalmamasını sağlayan hayati bir fonksiyona sahiptir. İster siyasi aktörler tarafından açılan bir iptal davası olsun, isterse bir mahkeme salonundan yükselen bir itiraz yolu olsun, her ikisi de Anayasa'nın üstünlüğünü ve bireysel hakları koruma altına alan temel güvencelerdir. Bu davalar sayesinde yasama organının yetkisi dengelenir, hukuki öngörülebilirlik artar ve en önemlisi, devletin temeli olan adalet ve özgürlük ilkesi sağlam bir zemine oturur. Bu nedenle Anayasaya aykırılık denetimi, bir lüks değil, modern ve demokratik bir toplumun vazgeçilmez bir gerekliliğidir.