Miras yoluyla veya birlikte yapılan bir yatırımla sahip olunan hisseli tapu, zamanla paydaşlar arasında anlaşmazlıklara yol açabilen karmaşık bir mülkiyet türüdür. Mülkün nasıl kullanılacağı, satılıp satılmayacağı veya nasıl bölüşüleceği gibi konularda fikir birliğine varılamadığında, kanun taraflara etkili bir çözüm sunar: İzale-i şüyu davası. Halk arasında daha çok bilinen adıyla ortaklığın giderilmesi davası, paylı mülkiyet ilişkisini sona erdirerek her bir hak sahibinin kendi payını almasını sağlayan yasal bir yoldur. Bu dava, taraflar anlaşamadığında başvurulan son ve kesin bir çözüm olarak öne çıkar.
İzale-i Şüyu (Ortaklığın Giderilmesi) Davası Tam Olarak Nedir?
İzale-i şüyu, kelime anlamı olarak "ortaklığın ortadan kaldırılması" demektir. Hukuki olarak ise, birden fazla kişinin birlikte sahip olduğu bir mal (taşınır veya taşınmaz) üzerindeki paylı mülkiyet durumunu sona erdirme amacı taşıyan bir dava türüdür. Bu davanın temel amacı, paydaşlardan herhangi birinin talebi üzerine, ortak mülkiyetin bireysel mülkiyete dönüştürülmesidir. Her paydaş, bu davayı açarak ortaklığın sonlandırılmasını talep etme hakkına sahiptir. Bu hak, Türk Medeni Kanunu'nun 698. maddesinde güvence altına alınmıştır ve paydaşların bu hakkı kullanması diğerlerinin onayına bağlı değildir.
Ortaklığın Giderilmesi Yöntemleri Nelerdir?
Mahkeme, ortaklığın giderilmesi talebiyle karşılaştığında mülkün niteliğine ve tarafların taleplerine göre iki temel yöntemden birini uygular. Bu yöntemler, malın fiziken bölüşülüp bölüşülemeyeceğine bağlı olarak değişir.
1. Aynen Taksim (Fiili Paylaşım) Yoluyla Ortaklığın Giderilmesi
Aynen taksim, ortak mülkün paydaşlar arasında fiilen bölünerek her bir paydaşa kendi payı oranında bağımsız bir bölüm verilmesidir. Örneğin, geniş bir tarım arazisinin, pay oranlarına göre parsellere ayrılması bu yönteme bir örnektir. Ancak aynen taksimin uygulanabilmesi için bazı şartlar gereklidir:
- Mülkün Bölünmeye Elverişli Olması: Bir apartman dairesi gibi fiziken bölünmesi mümkün olmayan mülklerde bu yöntem uygulanamaz. Genellikle arsalar ve tarlalar için geçerlidir.
- Değer Kaybı Olmaması: Bölünme sonucunda mülkün toplam değerinde ciddi bir azalma yaşanmamalıdır.
- Talep veya Oy Birliği: Paydaşlardan en az birinin aynen taksim talep etmesi ve mahkemenin bu talebibilirkişi raporları doğrultusunda uygun bulması gerekir. Eğer tüm paydaşlar bu konuda anlaşıyorsa, süreç daha hızlı ilerler.
2. Satış Yoluyla Ortaklığın Giderilmesi
Eğer ortak mülk, aynen taksime uygun değilse (örneğin bir konut, dükkan) veya aynen taksimde değer kaybı yaşanacaksa, mahkeme mülkün satılarak bedelinin paydaşlar arasında payları oranında dağıtılmasına karar verir. Bu en sık karşılaşılan yöntemdir. Satış işlemi genellikle şu şekilde gerçekleşir:
- Açık Artırma: Mülk, mahkeme tarafından görevlendirilen satış memurluğu aracılığıyla halka açık bir artırmayla satılır.
- Paydaşların Önceliği: İhaleye paydaşlar da dahil olmak üzere herkes katılabilir.
- Bedelin Paylaşımı: Satıştan elde edilen gelir, mahkeme masrafları ve diğer giderler düşüldükten sonra kalan tutar, tapudaki hisse oranlarına göre tüm paydaşlara ödenir.
İzale-i Şüyu Davası Süreci ve Dikkat Edilmesi Gerekenler
Ortaklığın giderilmesi davası, teknik detaylar içeren ve doğru adımlar atılmadığında hak kayıplarına yol açabilen bir süreçtir. Süreç genel olarak dava dilekçesinin yetkili Sulh Hukuk Mahkemesi'ne sunulmasıyla başlar. Mahkeme, tapu kayıtlarını inceler, tüm paydaşları davaya dahil eder ve mülkün değerinin tespiti ile bölünmeye uygun olup olmadığını anlamak için keşif ve bilirkişi incelemesi yapar. Gelen raporlar ve tarafların beyanları doğrultusunda ya aynen taksime ya da satışa karar verilir. Paylı mülkiyetin sonlandırılması karmaşık olabildiğinden, bu süreçte bir avukattan hukuki destek almak, haklarınızın korunması ve sürecin en verimli şekilde yürütülmesi açısından büyük önem taşır.
Sonuç
İzale-i şüyu veya ortaklığın giderilmesi davası, hisseli mülkiyetten kaynaklanan ve çözülemeyen anlaşmazlıklar için kanunun sunduğu nihai ve etkili bir yoldur. Paydaşlar arasında uzlaşma sağlanamadığında, bu dava sayesinde her hak sahibi mülk üzerindeki payını somut bir değere dönüştürme imkanı bulur. Sürecin karmaşıklığı ve yasal prosedürleri göz önüne alındığında, atılacak her adımın bir uzman rehberliğinde planlanması, olası mağduriyetlerin önüne geçmek için en doğru yaklaşım olacaktır.