İşteBuFirma İndir

Deniz Hukuku Rehberi: Uluslararası Mevzuat ve Uygulamalar

Dünya yüzeyinin üçte ikisinden fazlasını kaplayan denizler ve okyanuslar, tarihin her döneminde medeniyetler için bir yaşam, ticaret ve güç kaynağı olmuştur. Peki, bu devasa mavi alanları kim, nasıl yönetir? İşte bu sorunun cevabı, devletler arasındaki ilişkileri düzenleyen en karmaşık ve önemli alanlardan biri olan uluslararası deniz hukuku disiplininde yatmaktadır. Bu rehber, deniz hukuku kavramının temelini oluşturan uluslararası mevzuat ve uygulamaları anlaşılır bir dille ele alarak, okyanusların yönetimindeki karmaşık kurallar bütününü aydınlatmayı amaçlamaktadır.

Deniz Hukukunun Tarihsel Gelişimi ve Temel Taşı: UNCLOS

Denizlerin hukuki statüsüne dair tartışmalar yüzyıllar öncesine, Hugo Grotius'un "Mare Liberum" (Özgür Denizler) ilkesine kadar uzanır. Ancak modern deniz hukukunun çerçevesini çizen en temel belge, "okyanusların anayasası" olarak da bilinen 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'dir (UNCLOS). Bu sözleşme, deniz alanlarının sınırlandırılmasından kaynakların kullanımına, seyrüsefer özgürlüğünden deniz çevresinin korunmasına kadar çok geniş bir yelpazede bütüncül kurallar ortaya koyar.

Deniz Alanlarının Hukuki Statüsü

Uluslararası deniz hukuku, kıyıdan açık denize doğru uzanan farklı hukuki rejimlere sahip deniz alanları tanımlar. Her bir bölgenin kendine özgü kuralları ve kıyı devletine tanıdığı yetkiler vardır.

İç Sular ve Karasuları

Bir devletin nehir ağızları, limanlar ve körfezler gibi kara topraklarıyla çevrili suları "iç sular" olarak adlandırılır ve bu alanlarda devlet tam egemenlik hakkına sahiptir. İç suların bittiği yerden başlayan ve genellikle 12 deniz miline kadar uzanan deniz şeridi ise "karasuları"dır. Kıyı devleti, bu bölgede de tam egemenliğe sahiptir ancak diğer devletlerin gemilerine "zararsız geçiş hakkı" tanımakla yükümlüdür.

Bitişik Bölge (Contiguous Zone)

Karasularının bitiminden itibaren 12 deniz mili daha (kıyıdan toplam 24 deniz mili) uzanan alana bitişik bölge denir. Kıyı devleti bu bölgede tam egemenliğe sahip olmasa da gümrük, maliye, sağlık ve göçmenlik gibi ulusal yasalarının ihlalini önlemek ve cezalandırmak amacıyla denetim yetkisi kullanabilir.

Münhasır Ekonomik Bölge (MEB)

Kıyıdan 200 deniz miline kadar uzanabilen Münhasır Ekonomik Bölge (MEB), modern deniz hukukunun en önemli kavramlarından biridir. Kıyı devleti, MEB içerisinde hem su kütlesindeki hem de deniz yatağı ve altındaki tüm canlı ve cansız doğal kaynakları araştırma, işletme, koruma ve yönetme konusunda münhasır egemen haklara sahiptir. Ancak diğer tüm devletler, bu bölgede seyrüsefer ve uçuş serbestisinden yararlanmaya devam eder.

Kıta Sahanlığı (Continental Shelf)

Kıta sahanlığı, bir kıyı devletinin kara ülkesinin deniz altındaki doğal uzantısını ifade eden jeolojik bir kavramdır. Hukuki olarak ise kıyı devletine, deniz yatağı ve toprak altındaki madenler ile diğer cansız kaynakları ve "hareketsiz" canlı türlerini araştırma ve işletme hakkı verir. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı'nın da belirttiği gibi, kıta sahanlığı, devletlerin deniz yetki alanlarının belirlenmesinde kritik bir role sahiptir ve bazen 200 deniz milinin ötesine uzanabilir.

Açık Denizler (High Seas)

Tüm bu bölgelerin ötesinde kalan ve hiçbir devletin egemenliği altında bulunmayan deniz alanları "açık denizler" olarak tanımlanır. Burada "denizlerin serbestisi" ilkesi geçerlidir. Bu ilke; seyrüsefer, uçuş, balıkçılık, bilimsel araştırma, denizaltı kablo ve boru hattı döşeme gibi özgürlükleri kapsar.

Deniz Hukukunda Güncel Tartışmalar ve Uygulamalar

Uluslararası deniz hukuku, dinamik bir alandır ve sürekli yeni zorluklarla yüzleşir. Günümüzde deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusundaki anlaşmazlıklar, iklim değişikliğinin deniz seviyelerine etkisi, deniz çevresinin korunması, biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilir kullanımı ve derin deniz yatağı madenciliği gibi konular, uluslararası toplumun gündeminde önemli bir yer tutmaktadır.

Sonuç

Özetle, uluslararası deniz hukuku, okyanusların barışçıl kullanımını, kaynakların adil paylaşımını ve deniz ekosisteminin korunmasını sağlayan vazgeçilmez bir kurallar bütünüdür. Karasularından açık denizlere kadar her bir deniz alanını farklı rejimlere tabi tutarak, devletlerin hak ve sorumlulukları arasında hassas bir denge kurar. Küreselleşen dünyada denizlerin stratejik önemi arttıkça, bu karmaşık ama hayati hukuk dalının rolü de şüphesiz daha da büyüyecektir.



Kaynak: https://istebuavukat.com.tr/deniz-hukuku-rehberi-uluslararasi-mevzuat-ve-uygulamalar