İşteBuFirma İndir

Deniz Hukuku Nedir? Uluslararası Sınırlar ve Deniz Yetki Alanları

Dünya yüzeyinin büyük bir kısmını kaplayan denizler, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda ekonomik ve stratejik önemleriyle de insanlık için vazgeçilmezdir. Peki, bu uçsuz bucaksız suların paylaşımı ve yönetimi nasıl sağlanır? İşte tam bu noktada Deniz Hukuku devreye girer. Uluslararası arenada devletlerin denizlerdeki haklarını, yetkilerini ve yükümlülüklerini belirleyen kurallar bütünü olan deniz hukuku, uluslararası sınırlar ve deniz yetki alanları kavramlarını tanımlayarak olası anlaşmazlıkların önüne geçmeyi amaçlar. Bu makalede, deniz hukukunun ne olduğunu, temel prensiplerini ve deniz yetki alanlarının nasıl belirlendiğini kapsamlı bir şekilde ele alacağız.

Deniz Hukukunun Temelini Oluşturan Ana Sözleşme: UNCLOS

Modern deniz hukukunun en önemli belgesi, şüphesiz 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'dir (UNCLOS). "Denizler Anayasası" olarak da bilinen bu sözleşme, devletlerin denizlerdeki yetki alanlarını, deniz araştırmalarını, çevrenin korunmasını ve kaynakların yönetimini düzenleyen kapsamlı bir çerçeve sunar. UNCLOS, bugüne kadar 168 ülke ve Avrupa Birliği tarafından onaylanmış olup, deniz yetki alanlarının belirlenmesinde ve uluslararası deniz anlaşmazlıklarının çözümünde temel bir başvuru kaynağıdır. Sözleşme hakkında daha fazla bilgiye Birleşmiş Milletler web sitesinden ulaşabilirsiniz.

Deniz Yetki Alanları ve Sınırları Nelerdir?

Deniz Hukuku, kıyı devletlerinin kara topraklarından denize doğru uzanan farklı yetki alanlarını net bir şekilde tanımlar. Bu alanlar, devletlerin egemenlik haklarının derecesine göre farklılaşır:

İç Sular

İç sular, karasularının kara tarafında kalan ve normal sahil şeridinin iç kısmındaki koylar, körfezler, limanlar ve nehir ağızları gibi deniz alanlarını kapsar. Kıyı devleti, iç sular üzerinde karasal toprağıyla aynı tam ve münhasır egemenliğe sahiptir. Yabancı gemilerin iç sulara girişi için kıyı devletinin izni gereklidir.

Karasuları

Karasuları, kıyı devlete ait iç suların dış sınırından başlayarak denize doğru 12 deniz miline kadar uzanan deniz şerididir. Kıyı devleti, karasuları üzerinde tam egemenliğe sahiptir; bu egemenlik, hava sahasına ve deniz yatağı ile altındaki toprağa da uzanır. Ancak, UNCLOS'a göre, yabancı gemiler "zararsız geçiş" hakkına sahiptir. Bu, barışçıl ve kıyı devletinin güvenliğine tehdit oluşturmayan bir geçişi ifade eder.

Bitişik Bölge

Bitişik bölge, karasularının dış sınırından başlayarak en fazla 24 deniz miline kadar uzanan alandır. Kıyı devleti bu bölgede, gümrük, maliye, göç ve sağlık kanunlarının ihlalini önlemek ve bu kanunları kendi topraklarında veya karasularında ihlal etmiş olanları cezalandırmak amacıyla belirli bir yetki kullanabilir. Ancak bu, tam egemenlik anlamına gelmez.

Münhasır Ekonomik Bölge (MEB)

Münhasır Ekonomik Bölge (MEB), karasularının dış sınırından başlayarak en fazla 200 deniz miline kadar uzanabilen bir deniz alanıdır. Kıyı devleti, bu bölgedeki canlı ve cansız doğal kaynakların araştırılması, işletilmesi, korunması ve yönetilmesi konusunda münhasır egemen haklara sahiptir. Örneğin, balıkçılık ve enerji üretimi (rüzgar, dalga enerjisi) hakları MEB içinde yer alır. Diğer devletler ise bu bölgede seyrüsefer, üstten uçuş ve deniz altı kablo ile boru hattı döşeme özgürlüğüne sahiptir.

Kıta Sahanlığı

Kıta sahanlığı, kıyı devletinin kara topraklarının doğal uzantısı olarak denizin altında devam eden deniz yatağı ve altındaki toprakları ifade eder. Bu alan, kıyıdan itibaren en az 200 deniz mili, jeolojik koşullara bağlı olarak ise 350 deniz miline kadar uzanabilir. Kıyı devleti, kıta sahanlığının deniz yatağı ve altındaki maden gibi cansız kaynakları ile deniz yatağına bağlı canlı türlerinin araştırılması ve işletilmesi konusunda münhasır haklara sahiptir. MEB ile kıta sahanlığı hakları bazen çakışabilir, ancak farklı hukuki temellere dayanırlar. Kıta sahanlığı hakkında daha detaylı bilgi için Vikipedi sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Açık Denizler

Açık denizler, hiçbir devletin karasuları, bitişik bölgesi, MEB'i veya kıta sahanlığına dahil olmayan deniz alanlarıdır. Bu sular, tüm devletlerin kullanımına açıktır ve "ortak miras" prensibiyle yönetilir. Açık denizlerde seyrüsefer, balıkçılık, bilimsel araştırma ve üstten uçuş özgürlüğü gibi temel özgürlükler bulunur.

Uluslararası Deniz Yatağı (Alan)

Açık denizlerin altında yer alan ve hiçbir devletin kıta sahanlığına dahil olmayan deniz yatağı ve altındaki topraklar "Uluslararası Deniz Yatağı" veya kısaca "Alan" olarak adlandırılır. Buradaki kaynaklar (örneğin manganez nodülleri) insanlığın ortak mirası olarak kabul edilir ve uluslararası bir otorite olan Uluslararası Deniz Yatağı Otoritesi tarafından yönetilir.

Deniz Hukukunun Uluslararası İlişkilerdeki Rolü

Deniz hukuku, dünya genelindeki devletler arasında barışı ve iş birliğini sağlamada kritik bir role sahiptir. Denizlerdeki kaynakların sürdürülebilir yönetimi, deniz çevresinin korunması, seyrüsefer güvenliğinin temini ve uluslararası ticaretin aksamadan devam etmesi gibi konular, deniz hukukunun temel taşlarıdır. Anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesine zemin hazırlayan bu hukuk dalı, aynı zamanda kıyı devletlerinin haklarını güvence altına alırken, tüm ulusların denizlerden adil ve güvenli bir şekilde faydalanmasını sağlar.

Sonuç olarak, Deniz Hukuku, gezegenimizin en büyük coğrafi alanını oluşturan denizlerin karmaşık yapısını düzenleyen hayati bir uluslararası hukuk dalıdır. Tanımladığı uluslararası sınırlar ve deniz yetki alanları sayesinde, devletler arasında potansiyel çatışmaları en aza indirerek iş birliğini teşvik eder. Denizlerin ortak mirası bilinciyle hareket etmek ve bu kurallara uymak, gelecek nesiller için sürdürülebilir bir deniz çevresi ve barışçıl bir dünya için vazgeçilmezdir.



Kaynak: https://istebuavukat.com.tr/deniz-hukuku-nedir-uluslararasi-sinirlar-ve-deniz-yetki-alanlari