İşteBuFirma İndir

Çevre Kirliliği Davaları: Haklarınızı Nasıl Korursunuz?

Yaşadığınız bölgedeki bir fabrikanın nehre kimyasal atık bıraktığını, bir maden ocağının tarım arazinize zarar verdiğini veya yakınınızdaki bir inşaatın dayanılmaz bir gürültü ve toz kirliliği yarattığını düşünün. Bu gibi durumlarda çaresiz değilsiniz. Türkiye'de çevre kirliliği davaları, anayasal bir hak olan sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını korumak için en etkili yollardan biridir. Bu yazıda, çevre hukuku çerçevesinde çevresel haklarınızı nasıl koruyabileceğinizi ve dava açma sürecinin nasıl işlediğini, anlaşılır bir dille adım adım ele alacağız.

Çevre Hakkı Nedir ve Hukuki Dayanağı Var mıdır?

Çevre hakkı, en temel insan haklarından biridir. Sadece bugünün insanları için değil, gelecek nesillerin de sağlıklı bir ekosistemde var olabilmesi için kritik bir öneme sahiptir. Bu hak, hukuki olarak güçlü bir zemine oturur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 56. maddesi, bu hakkı net bir şekilde güvence altına alır. Maddede, "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir" ifadesi yer alır. Bu anayasal temel, çevre kirliliğine karşı açılacak davaların en önemli dayanağıdır. Daha detaylı bilgi için T.C. Anayasası'nın ilgili maddesini inceleyebilirsiniz.

Kimler Çevre Kirliliği Davası Açabilir?

Çevre kirliliğinden doğrudan veya dolaylı olarak etkilenen herkesin dava açma hakkı bulunmaktadır. Bu, sadece mülkü zarar gören kişileri değil, çok daha geniş bir kitleyi kapsar.

Gerçek ve Tüzel Kişiler

Kirlilikten doğrudan etkilenen, sağlığı bozulan, tarlası verimsizleşen veya mülkünün değeri düşen her vatandaş (gerçek kişi) dava açabilir. Aynı şekilde, faaliyetleri kirlilikten etkilenen şirketler (tüzel kişiler) de bu hakka sahiptir.

Sivil Toplum Kuruluşları ve Dernekler

Tüzüklerinde çevreyi koruma amacı bulunan dernekler, vakıflar ve sivil toplum kuruluşları, bireysel bir zarar görmeseler bile toplum adına hareket ederek çevre kirliliğine karşı dava açabilirler. Bu, "kamu yararını" koruma misyonlarının bir parçasıdır.

Çevre Kirliliği Dava Türleri Nelerdir?

Karşılaşılan sorunun niteliğine göre başvurulabilecek farklı dava yolları mevcuttur. Bu yollar temel olarak idari, cezai ve hukuki davalar olarak üçe ayrılır.

1. İdari Davalar (İptal ve Tam Yargı Davaları)

Genellikle çevreye zarar veren bir faaliyete izin veren kamu kurumlarının (belediye, bakanlık vb.) kararlarına karşı açılır. Örneğin, bir sanayi tesisine verilen "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu" kararının hukuka aykırı olduğunu düşünüyorsanız, bu kararın iptali için İdare Mahkemesi'nde "iptal davası" açabilirsiniz. Eğer bu hukuka aykırı karar nedeniyle maddi bir zarara uğradıysanız, zararınızın tazmini için "tam yargı davası" açma hakkınız da bulunur.

2. Cezai Davalar (Çevreyi Kirletme Suçu)

Türk Ceza Kanunu'na göre çevreyi kasten veya taksirle kirletmek bir suçtur. Atıklarını toprağa, suya veya havaya vererek çevre kirliliğine neden olan kişiler veya şirket yetkilileri hakkında Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulabilir. Soruşturma sonucunda kamu davası açılabilir ve sorumlular hapis veya adli para cezası ile cezalandırılabilir.

3. Hukuki Davalar (Tazminat ve Önleme Davaları)

Çevre kirliliği nedeniyle mal varlığınızda (örneğin, arsanızda, evinizde, ürünlerinizde) bir zarar meydana geldiyse, bu zararın giderilmesi için Asliye Hukuk Mahkemesi'nde "tazminat davası" açabilirsiniz. Henüz bir zarar oluşmamış ancak ciddi bir kirlilik tehlikesi varsa, bu tehlikenin önlenmesi için "kirliliği önleme davası" da bir seçenektir. Çevre Kanunu ve ilgili yönetmelikler hakkında daha fazla bilgi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kaynaklarını inceleyebilirsiniz.

Dava Sürecinde Nelere Dikkat Edilmeli?

Hakkınızı ararken doğru adımları atmak, davanın lehinize sonuçlanması için hayati önem taşır. İşte dikkat etmeniz gerekenler:

  • Delil Toplama: Kirliliğe dair fotoğraf ve video kayıtları, kirliliğin yarattığı zararı gösteren belgeler (tarım ürünlerinde verim düşüşü raporu vb.), tanık ifadeleri ve en önemlisi, mahkemenin atayacağı bilirkişiler tarafından hazırlanacak uzman raporları davanın temelini oluşturur.
  • Uzman Desteği: Çevre hukuku, teknik detaylar içeren özel bir alandır. Bu nedenle, sürecin başından itibaren çevre davalarında deneyimli bir avukattan destek almak, hak kaybı yaşamanızı önler.
  • Sürelere Dikkat: Özellikle idari davalarda, dava açma süreleri kanunla belirlenmiştir ve hak düşürücü niteliktedir. Örneğin, bir idari işlemin iptali için genellikle tebliğ tarihinden itibaren 60 gün içinde dava açmanız gerekir. Bu süreyi kaçırmamak çok önemlidir.

Sonuç: Sağlıklı Çevre, Vazgeçilmez Bir Haktır

Çevre kirliliği, sadece doğayı değil, doğrudan yaşam kalitemizi, sağlığımızı ve geleceğimizi tehdit eden ciddi bir sorundur. Ancak bu tehdit karşısında yasal haklarınız olduğunu bilmek, en büyük gücünüzdür. Anayasa ve kanunlarla güvence altına alınan çevresel haklarınızı korumak için idari, cezai veya hukuki yollara başvurabilirsiniz. Unutmayın, temiz bir çevrede yaşamak bir lüks değil, herkes için temel ve vazgeçilemez bir haktır. Bu hakkı korumak ise hem bir vatandaşlık görevi hem de gelecek nesillere karşı bir sorumluluktur.



Kaynak: https://istebuavukat.com.tr/cevre-kirliligi-davalari-haklarinizi-nasil-korursunuz