Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma sorumluluğu, günümüzün en kritik konularından biri. Bu sorumluluğun bir yansıması olarak, planlanan projelerin çevreye olası etkilerini önceden analiz eden Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci, kalkınma ve doğa koruma arasındaki hassas dengeyi kurmayı hedefler. Ancak bu süreç her zaman kusursuz işlemez. İşte bu noktada, çevre hakkını ve doğal yaşamı korumak için en önemli mekanizmalardan biri olan ÇED davaları devreye girer. Bu hukuki mücadeleler, şeffaflığı, kamu katılımını ve bilimsel doğruluğu sağlamanın en etkili yollarından biridir.
Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Tam Olarak Nedir?
ÇED, en basit tanımıyla, gerçekleştirilmesi planlanan bir projenin (fabrika, maden, baraj, otoyol vb.) çevre üzerindeki olumlu veya olumsuz tüm etkilerinin, projenin en başından itibaren belirlenmesi, bu etkilerin nasıl önleneceğinin veya en aza indirileceğinin saptanması ve tüm bu sürecin halkın katılımına açılarak şeffaf bir şekilde yürütülmesidir. Bu süreç, sadece ekolojik dengeyi değil, aynı zamanda projenin sosyal ve kültürel etkilerini de mercek altına alır.
ÇED Sürecinin Temel Amacı ve Adımları
ÇED sürecinin temel amacı, yatırımların çevresel maliyetini daha karar aşamasındayken hesaplayarak sürdürülebilir kalkınmayı sağlamaktır. Süreç, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nde detaylıca belirtilen adımları takip eder:
- Başvuru ve Eleme-İnceleme: Proje sahibi, ilgili belgelerle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na başvurur.
- Halkın Katılımı Toplantısı: Projeden etkilenmesi muhtemel yerel halk, süreç hakkında bilgilendirilir ve görüşleri alınır.
- ÇED Raporu Hazırlığı: Uzmanlar tarafından projenin tüm çevresel etkilerini analiz eden kapsamlı bir rapor hazırlanır.
- İnceleme ve Değerlendirme: Bakanlık bünyesinde kurulan komisyon, raporu inceler ve değerlendirir.
- Nihai Karar: Komisyonun görüşleri doğrultusunda Bakanlık nihai kararını verir.
"ÇED Olumlu", "ÇED Olumsuz" ve "ÇED Gerekli Değildir" Kararları Ne Anlama Gelir?
Sürecin sonunda üç tür karar çıkabilir:
- ÇED Olumlu: Projenin çevreye vereceği olumsuz etkilerin alınan önlemlerle kabul edilebilir düzeyde olduğuna ve projenin gerçekleştirilebileceğine karar verilir.
- ÇED Olumsuz: Projenin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin çok büyük olduğu ve önlenemeyeceği, bu nedenle projenin gerçekleştirilemeyeceği anlamına gelir.
- ÇED Gerekli Değildir: Genellikle daha küçük ölçekli projeler için verilen bu karar, projenin önemli bir çevresel etki yaratmayacağı ve kapsamlı bir ÇED raporu hazırlanmasına gerek olmadığı anlamına gelir.
İşte hukuki mücadeleler, genellikle "ÇED Olumlu" veya "ÇED Gerekli Değildir" kararlarına karşı başlatılır.
ÇED Davaları Neden ve Nasıl Açılır?
Bir projenin çevreye vereceği zararların ÇED raporunda eksik veya yanlış değerlendirildiğini, halkın katılımı sürecinin usulüne uygun işletilmediğini veya projenin kamu yararına aykırı olduğunu düşünen kişi ve kurumlar, idari yargıda dava açma hakkına sahiptir.
Dava Açma Nedenleri
ÇED davalarının temelinde genellikle şu iddialar yatar:
- Usul Eksiklikleri: Halkın katılımı toplantısının yapılmaması veya göstermelik yapılması, gerekli bilgilendirmenin sağlanmaması.
- Bilimsel Yetersizlik: ÇED raporunun taraflı, eksik veya bilimsel dayanaktan yoksun olması, projenin kümülatif etkilerinin (diğer projelerle birleşen etkiler) değerlendirilmemesi.
- Hukuka Aykırılık: Projenin, yürürlükteki çevre koruma kanunlarına, imar planlarına veya uluslararası sözleşmelere aykırı olması.
- Alternatif Değerlendirmesi Eksikliği: Projenin daha az çevresel etkiye sahip alternatiflerinin yeterince araştırılmamış olması.
Kimler Dava Açabilir ve Süreç Nasıl İşler?
Projeden doğrudan etkilenen yöre halkı, sivil toplum kuruluşları (çevre dernekleri vb.), meslek odaları (TMMOB, Barolar gibi) ve belediyeler, "ÇED Olumlu" veya "ÇED Gerekli Değildir" kararının kendilerine tebliğ edilmesinden veya ilan edilmesinden itibaren dava açma süresi içinde İdare Mahkemesi'ne başvurabilir. Dava sürecinde mahkeme genellikle "Yürütmeyi Durdurma" kararı verilmesini talep eder. Eğer bu talep kabul edilirse, dava sonuçlanana kadar projeyle ilgili hiçbir faaliyette bulunulamaz. Mahkeme, konunun teknik detayları için bilirkişi heyetinden rapor alır ve bu rapor, davanın seyrinde kritik bir rol oynar. Süreçle ilgili daha fazla bilgiye Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın ilgili sayfasından ulaşabilirsiniz.
Hukuki Mücadelenin Önemi ve Toplumsal Etkisi
ÇED davaları, sadece belirli bir projenin durdurulması veya iptal edilmesiyle sınırlı değildir. Bu davalar, çevre bilincinin artmasında, kamu otoritelerinin daha sorumlu davranmasında ve şirketlerin çevresel standartlara daha fazla uymasında önemli bir rol oynar. Başarıyla sonuçlanan bir dava, benzer projeler için emsal teşkil ederek gelecekte yaşanabilecek pek çok ekolojik yıkımın önüne geçebilir.
ÇED Davalarının Ekolojik ve Sosyal Kazanımları
Bu hukuki mücadeleler sayesinde korunmuş sayısız orman, tarım arazisi, su havzası ve kültürel miras bulunmaktadır. Yerel halkın yaşadığı topraklarda söz sahibi olmasını sağlayan bu süreç, aynı zamanda demokratik katılımın en somut örneklerinden birini oluşturur. Bir vadinin üzerine kurulmak istenen bir HES projesine karşı açılan dava, sadece o vadiyi değil, o vadideki endemik bitki türlerini, yaban hayatını ve nesillerdir o sudan beslenen köylerin yaşam hakkını da korumuş olur.
Sonuç
Sonuç olarak, ÇED davaları, kağıt üzerinde kalma riski taşıyan çevresel mevzuatın hayata geçirilmesini sağlayan hayati bir denetim mekanizmasıdır. Bu süreçler zorlu, masraflı ve uzun soluklu olsa da, doğal varlıklarımızı ve yaşam alanlarımızı korumak için vazgeçilmez bir hukuki mücadele alanıdır. Çevresel Etki Değerlendirme sürecinin kendisi ne kadar önemliyse, bu sürecin doğruluğunu ve şeffaflığını sorgulayan ÇED davaları da o kadar değerlidir. Çünkü sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı, tüm diğer hakların ön koşuludur.